4 Temmuz 2015 Cumartesi

ÇAY İÇEN ALMAN; LU LU LUKAS PODOLSKİ


      4 sezon önceydi, yine Ramazan ayındaydık; bir iftar yemeğini beklerken gelmişti haberi KAP'tan. O sırada olmayınca hayalkırıklığı ve bir burukluk olmuştu ancak geçen sezon d.arasında tekrardan olması gereken bir hamle olarak önümüze geldiğinde ise Pandev ve yabancı kontenjanı engel olmuştu.

      Ablası Türk ile evli olan, Türk mahallesinde yetişen, Türk kültürünü bilen; tatilini bile Türkiye'de geçiren bu bizden birinin uyum sorunu çekeceğini tabi ki düşünmüyorum herkes gibi.

      Kariyerine baktığımızda Köln, B.Münih, Arsenal, İnter derken aslında hep sorgulanan bu isim hep üst düzeyde ve milli takımda olmayı sürdürdü aslında herkese cevap olarak. Sol açık, forvet arkası, 2.forvet olarak oynayabilen Alman Panzeri çok yönlü oyunu, güçlü fiziği, kuvvetli sol ayağı ile özellikle öne çıkan oyun tarzında sahalarda boy gösteriyor senelerdir.

      Bize ne katkıları olacak peki, öncelikli olarak kısıtlı gözüken; Yasin-Sneijder uyumu ve Burak bitiriciliğine mecbur hücum gücümüze efektiflik, zeka artımı ve güç getirecektir. Kapanan savunmaların açılmasında uzaktan atacağı şutlarla artı bir de çözüm olacaktır ayrıca en önemlisi bunların dışında isimi ve imajıyla da taraftarı da heyecanlandıracak ekstra bir isim olacaktır sahada.

      Bu sezon Podolski bize biz de ona mecburuz aslında, bu uyum içtiği çaydan yediği lahmacun ve kebaba kadar artarak büyüyecek ve bize çok katkı sağlayacaktır lakin unutmayalım sadece bu isimle bitmemeli bu transfer dönemi, gerisi aynı şekilde devam etmeli çünkü hedefler her sezon bizim için daha da ileri.

   

21 Haziran 2015 Pazar

Yeni Pirlo mu Sadece Alternatif Mi; BİLAL KISA

       
          Çifte kupalı takımımız kadrosunu güçlendirmek adına ilk hamlesini Akhisar Belediyespor'dan Bilal Kısa ile sözleşme imzalayarak yaptı. O.sahada hem ön libero hemde forvet arkası olarak görev yapan 32 yaşındaki tecrübeli oyuncu için sözleşmesi elinde olduğundan dolayı herhangi bir bonservis ücreti de ödenmedi.

           Hamza Hoca kendi tanıdığı hatta kendi parlattığı bir isimi kadrosuna kattı, tabi ilk transfer bu şekilde olunca hem oyuncunun yaşından hem de yıldız beklentisinden dolayı tepki ve eleştiriler biraz yoğun ve şiddetli oldu. Peki gerekli miydi gerçekten bu hamle yoksa yapılmasa da olur muydu diye soranlara istatistiksel bilgilerle cevap vereyim, seçim ise artık size kalsın.

          Süper Lig'de geçtiğimiz sezon toplam 31 müsabakada oynayan tecrübeli isim 6 gol 10 asist ile sezonu tamamladı, 4 kupa maçı ise ona efektif istatistik katamadı. A milli takım formasını 8 kez giyme başarısı gösteren futbolcu ilk milli maçına 2006 yılında çıkmış daha sonra uzun süren bir ara ve Hamza Hoca sayesinde değişen pozisyon, yükselen performans ile tekrardan Ay Yıldız günleriyle yürüyen bir kariyer oldu.

          Geçtiğimiz sezon en çok faul yapılan isim ünvanını da kazanan Bilal Kısa ayrıca en çok ikili mücadeleye giren isim olarak ta istatistiklere kendini yazdırdı, yani aslında yumuşak gözüken oyun tarzı, mücadeleyle birleşince dikkat çekici bir performansa yol açtı.

          Tekniği konusunda herkesin hemfikir olduğu, savunma arkasına attığı paslarla gol attırma özelliği yüksek olan isimin öncelikli olarak takımımıza hayırlı olmasını, sonra da sadece gelip geçici bir hikaye olarak raflarda yarım kalmaması dileğiyle; gerisi mi artık sahada göreceğiz Pirlo mu yoksa kopyası mı oynuyor diye.

   

4 Haziran 2015 Perşembe

DUBLE KUPA, BEKLE BİZİ AVRUPA


     Mayıslar bizimdi evet ama Haziranı da boş geçmeyelim dedik Türkiye Kupasını'da hem de rakibin sahasında kazanarak 15 yıllık çift kupalık hasreti dindirdik; hem de bu kadar kötü başlanmış bir sezon sonunda.

     4.yıldız hedefiyle çıkılan yolda, tutmayan aşı sonrası gelen değişim; 3 başkan, 2 hoca ve 2 kupayla sonlanarak belki de tarihe bizi kazıyarak bir kere daha ne şartlarda olursak olalım herşeyi başarabileceğimizi gösterdi dosta düşmana. Öncelikli olarak ben şahsım adıma emeği geçen herkese teşekkür ve şükranı bir borç bilirim, sonra da karda kışta, yağmurda dolu da, iş çıkışı Cuma yorgunluk sinir-stres, yol-ulaşım, para-pul sorunu demeden benim gibi stada giden cefakar taraftara da armağan olsun bu kupalar.

    Bundan sonrası daha zor tabi ki, bu sezon ve başarılarla kıyaslanacak gelecek sezon hatta asıl misyonumuz olan Avrupa'da başarı da beklenecek doğal olarak; lakin zaten bizi diğerlerinden ayıran en büyük özelliklerden biri de sürekli kazanma ve başarı kültürü değil mi, kendimizi sürekli geliştirerek herkese meydan okuma yetisi değil miydi.

    Neyse artık biraz sevinelim eğlenelim öncelikli olarak, her tarafı dört yıldızlı bayraklar, satın aldığımız ürünler ve rakiplerle geçilecek dalgalarla süsleyelim; ama unutmayalım ki çok daha güçlü olmalıyız çok daha sağlam durmalıyız. Son sözümde büyüklük taslayanlara, kazanılan kupaları saymaya zaten gerek duymuyorum ama unutmayın sakın Sneijder size bir şey söyleyecek birdaha!

24 Mayıs 2015 Pazar

SELAM OLSUN TÜM KUŞLARA






     Kaldı 1 gerçekten de bu sezonun da sonu gözüktü artık, açıldı kapılar sonuna kadar. Rakip 20 milyon büyük şikeciydi pardon 15 milyon küçük şikeci neyse siz anladınız benim ne demek istediğimi.

     Maç öncesi acabalar vardı akıllarda her ne kadar erken gelen gol aslında erken bitmesinin habercisi olsa da lakin topu rakibe verip geri çekildik nedense. Sonra pozisyonlar biraz tedirginlik yarattı bizde ancak Muslera olduğunu unutmuştuk ya da bir hafta olmayınca her hafta kalede Sinan B. var diye düşünür olmuştuk.

     Sonra ise yine bir peri çıktı pardon Wesley çıktı ve gol atamadığı tek büyük olan bejekeye de golünü attı gerçi Günay maçtan önce kolumu çekmeyeceğim demişti lakin ama kolunu uzatması da yetmedi olası sona.

     Henüz lig bitmedi evet ya da bitirilmedi nedense; aynı gün oynayamazsınız dediler bize belki puan kaybederiz diye. Şimdi yarın olur olur olmazsa da Rize de bir puan 4. yıldız için beklenen sonuç olur ancak artık kek kalıbından çıktı yıldız armaya doğru geliyor küçük kuşların bakışları arasında. Ne demiştik Mayıslar Bizimdir, ya da Herkes Rütbesini Bilecek; biz söylemeye onlar dinlemeye doymadı ama ne yapalım dedikleri gibi sloganda da ''Onlar Konuşur Biz Yaparız hem de Milletçe Alkışlayarak''
     

16 Mayıs 2015 Cumartesi

KALDI 180 YA DA DAHA AZ...


   Belki şimdiden şampiyon ilan edildik, ya da şimdiden zaten kazanıldı maçlar. Zafer inananlarındır evet ama şike medyası pompalıyor bu haberleri, amaç belli istenen belli.

   Bu şartlarda çıktık Gençlerbirliği maçına da biraz stresli, biraz heyecanlı, biraz da sıkıntılı. Taraftar rekoru vardı bu sezon için ki çok büyük destekle başladık maça lakin yeterli baskı kuramadık özellikle de ilk yarıda. Her hızlı kanadı olan takım bize sorun yaratır tezi bugün de geçerli oldu ve sıkıntı yaşadık yine ama biraz yeteneksizlik, biraz basiretsizlik, biraz da şansızlık gol atmalarını engelledi bize karşı kalede Muslera olmasa da .

   2. yarı ise Yasin-Sneijder işbirliği beklerken, Wesley- Burak işbirliği üst üste pozisyonlar bulmamızı, sonuç olarak ta baskının artması aslında gelmesi gereken golün haberini verdi bizlere gerçi o da kaleci yardımıyla ve şikeyle olmuş deselerde.

  Neyse it ürür kervan yürür, kapısının önünü temizleyemeyenler herkesi kendi gibi kirli sanar ama tarih kazanan ve inananları yazar, bu sezonda bizi yazacağı gibi.

12 Mayıs 2015 Salı

IT'S IS LOADİNG; ŞAM...



         Şam Suriye'nin başkenti evet ama; benim bahsettiğim şu anda başkent değil, kazanmaya az kalmış, 4. yıldıza az kalmış bir takımın sezonun sonunu anlatıyor.

        Mersin maçı kalan 4 maç içerisindeki deplasman olması ve 3 gün önce oynanan bir maçın yorgunluğu sebebiyle çok büyük önem teşkil ediyordu. Takım her deplasman maçında olduğu gibi çekingen başladı yine maça, ileriye gidemiyor ve kanatlar aksıyordu. Önde de top tutamayan bir takım kimliği gösterince yediğimiz baskı pozisyonlar vermemize sebep olurken Yasin bireysel yeteneğini ortaya koyarak aslında rakibin zayıf noktasını gösterdi bize de lakin takım biraz stres, biraz yorgunluk, biraz da beceriksizlik yüzünden ilerleyemedi ve tutunacak bir dal aradı; Muslera.

       Muslera, küçücük elleriyle çıkardıkları, arkadaşlarına verdiği güven ve arkadaşlarına sağladığı rahatlıkla götürdü bizi 3 puana birde düşünmeye itti bizi, haftaya cezalı kalede taraftar durmalı maç sonuna kadar diye.

       Evet kaldı 3 maç alınacak 9 puan ve yükleniyor yavaş yavaş 4. yıldız; şu an daha Şamdayız, Piyonu oynamak lazım ve bunun sonunda ise bizi Şah-Mat bekliyor. O zaman hep beraber C.tesi stada kaleye geçip ileride gol atmaya...

8 Mayıs 2015 Cuma

DURAN TOPLA KALDI FOUR!


       Duran topu sadece atan değil ceza sahası içerisinde rakibinden önce davranan ve pozisyon alan da önemlidir sonuca ulaşabilmek için; Hagi varken arka direkte Capone ile biten bu organizasyonlar sonra belirli süreler gerçekten durgunluğa geçti bizde. Kısım kısım senelerce çok etkili yapamadığımız bu organizasyon özellikle bu sezon Wesley'in organize edip Chedjou'nun kafalarıyla düzenli ve etkili hale geldi yeniden.

       Bu hafta ise Konya bize karşı otobusü çekip bekleyince ve Hamza Hoca'da oyuna müdahalede geç kalınca yapılması gereken en önemli şey aslında serbest vuruşla rakibi açmaktı da bu biraz geç olsa da gerçekleşti ve bu haftayı da kriz geçirmeden tamamladık lakin yine akılda kalan 4 hafta da soru işaretleri ve acabalarla.

       Hamza Hoca neden Emre Çolak ile başlamadı Bruma ile başladı, neden geç değişiklikler yaptı hatta Umut'u alması oyuna ne kadar doğruydu Yasin çıkarken. Takım neden hızlı top çeviremiyor, neden kanatlar yeterli aktiflikte değil; neden sürekli pozisyon ve kademe hatası yapıp gol yeme alışkanlığımızdan vazgeçmek istemiyoruz gibi sorular kafamızda dolanıyor lakin sezon başında da yazdım 80 sonrası gelen goller Şampiyonluk ibaresidir, 4.yıldız habercisidir.

      Salı gün ki Ş.Ligi maçımız; pardon Mersin deplasmanımız, bu kadar yakın olunca tarih Avrupa! maçı sandım, bu hataları min. yapma max. konsantre gerektiren bir konumda olacak bizim için ki rakiplerin bize yatması yani bizle oynarken yere yatması ve kalkmaması için çok fırsat vermememiz gereken bir ortamı oluşturmamız ve sonunda da gülmeye devam edeceğimiz günlerin bizi beklemesini umut ediyorum ama İNANç ve YILMAZ mücadele beni heyecanlandırıyor sizlerde bayrakları hazırlayın bence.

4 Mayıs 2015 Pazartesi

KRALIN FERMANI


         Belçika Kralı Philippe değil bahsettiğim ya da Hollanda Kralı W.Alexander değil; Süper Lig'in kralı Burak Yılmaz verdi fermanı kesti cezayı bugün.

         Akhisar deplasmanı aslında bize geçen sezon sıkıntı yaratan, başında R.Carlos ve tecrübeli yabancılarıyla süprize açık bir maç görüntüsüydü başlangıçta lakin aslında çok ta iyi başlanmayan maç ilk net pozisyonun hatta Wesley'in ilk Zokora faullerinden ve baskısından kurtulduğu pozisyonda etkili şutu sonrası takipçi Burak ile gelen golle rahatlamamızı ve ikinci şık kafa golüyle de 35 dakikada maçı koparmamız ile sona erdi.

         Genel görüntümüz G.Antep maçı gibi az pozisyon veren, daha dengeli ve ayağa oynayan bir takım havasında idi, herkes görevini yaptı sayılır aslında da ama haftalar sonra da Hamza Hoca'nın doğru kadroyla çıkması da galibiyetin anahtarı oldu biraz da diyebiliriz.

         Kaldı 5 hafta ipler bizim elimizde yine, lakin p.tesi sonrası oynayacağımız Cuma maçı aslında feNerasyonun'da bir tek Avrupa takımı olarak bizi gördüğünün bir kanıtı herhalde, Ş.Ligi oynayamaya alışık bir takım ancak bu kadar kısa sürede fikstürün altından kalkar diye düşünüyorlardır kesinlikle.

         Neyse olsunlar engel, yapsınlar düzenbazlık, kursunlar kumpas; Mayıs ayı geldi rakiplere bizden söylemesi ama biz kendi kendimize hata yapmayalım gerisi varsın uğraşsın; sonuç zaten ortada olacaktır kazanan da hakeden yani biz.

26 Nisan 2015 Pazar

Beyinsiz Vücut Nasıl Çalışır!

   
     Bir Pazar akşamı, rakibin puan kaybı üzerine kazanılması gereken 3 puan vardı G.Antep karşısında; öyle de düşünüyordu herkes maçtan önce lakin unutulan birşey vardı tabi Wesleysiz ne kadar üretken olunacaktı.

    Wesley cezalıydı maçtan önce biliyorduk lakin Yasinde yedek olunca takımın efektifliği iyice sıfıra yakın gözüküyordu hatta üretemiyordu aslında. Düz yolda yürümeyen ya da yürümesi gerektiği yöne değil de ters yöne hareket eden bazen bir insan gibi duruyordu takım karşımızda.

    Melonun gelmesi belki omurgayı düzeltmişti lakin gereksiz top kayıpları, pas hataları, yavaş oyun ilk 45 dakika da pozisyon vermese de bulduğu atakları gereksizce harcayan bir görüntü verdi bizlere.
Emre Çolak beyin görevini yüklenmeye çalışsa da elinden gelen belirli seviyeye kadar takımı götürebilince ve yanındakilerde çok aktif olmayınca sınırlı kaldık saha içerisinde.

    Yasini ''taraftar'' oyuna sokturduktan sonra vücut aslında bir doping almış gibi  sol kanadı daha efektif kullanmaya başladı ama öndeki yetersizlik ki özellikle de Umut'un aldığı topları ezmesi, Burak'ın hem beceriksizlik hem de şansızlığı gelmesi gereken golü geciktirdi; Bruma'nın da oyuna girmesi iki kanadı birden daha da tabir-i caizse ateşli hale getirdi ve sonunda da duran top organizasyonu 3 puanı bize getirdi.

     Evet bugün kazanıldı, çok önemli bir galibiyet alındı lakin Hamza Hoca yine yanlış kadro çıkardı, Wesley hatta Yasinin önemi bir daha ortaya çıktı ve Melo ile omurganın daha düzenli ve sağlam olduğu anlaşıldı ama her hata bugün ki kadar çabuk kapatılmaz ve vücut birgün iflas eder sen ne kadar ilaç takviyesi yapsanda.

20 Nisan 2015 Pazartesi

SADECE BEYAZ FORMANIN LANETİ Mİ...

 
                   Evet maç öncesi beyaz formayla sahaya çıkacağımız da Balıkesirspor deplasmanında bile kaybettiğimiz aklıma gelmişti hemen. Totem yapmak ya da uğurları olan ve dikkate alan bir isim olan ben hüsnü kuruntu yapma dedim kendi kendime hemen aslında.

                   Maça çıkan 11'de aslında yine bir yanlış vardı gözüken, Umut sağ kanatta oynayamadığı halde oynatılınca eksik oluyoruz, yetersiz oluyoruz zaten bek Sabri iken orası bir seviyede işliyor önünde kanat özelliği olmayan bir isim olunca zaten bir kanatsız başladık maça. Ortada da Melo olmayınca her ne kadar elinden geleni yapsa da pas organizasyonunu yapan ama sertliği veremeyen Hamit olunca da rakibe teslim edilmiş bir o.saha zaten gol yemesek kurban keseceğimiz bir savunmamız varken gardımızı düşürmemize sebep oldu.

                   Emre Ç.-Hamit değişikliği ise Sneijderin geriye çekilmesiyle aslında doğru olacakken bir anda takımın efektif gücü olan Wesley-Yasin ikilisinin bozulmasına sebep olarak top yapan takımın ileri gidememesini sağladı ki bunu anlayan Hamza Hoca 2.yarıda 4-1-3-2'ye dönerek efektifliği arttırdı, pozisyon sayımızı çoğalttı ve pas yaparak topa hakim olmamızı sağladı; her ne kadar Yasin Olcan değişikliği yanlış olsa da ki. Tabi bu üstünlük golü atana ve orada Umut dururken Burak çıkana kadar devam etti artı takımın haftalardır gözüken 2. yarıda oyundan düşme özelliği ve Ersun Yanal'ın geç kalmış doğru değişiklikleriyle maçı ellerimizle vermiş olduk.

                  Kaybedilen 3 puan önemli ve kalan 7 haftada bizi bir anda 3.sıraya itti lakin bundan daha tehlikeli ve kötü olan aslında haftalardır aynı hataları söyleyip görmemize rağmen değişmeyen ve düzelmeyenler. Hamza Hocayı sorgulamak, oyuncuların kapasitesini sorgulamak yapılabilir şu anda ama asıl yapılması gereken eldeki hamurdan kalan haftalarda en iyi şekilde nasıl faydalanırız olmak olmalı çünkü artık hiçbirşey bizim elimizde değil ve tren kaçmak üzere.

   

21 Mart 2015 Cumartesi

KAZANAN HER ZAMAN HAKLI MIDIR...


   
       Deplasmanda kazanmayı bu sezon özellikle de Hamza Hocadan sonra daha çok başaran ve inanan takımımız hafta arası hocası istifa etmiş, kadrosal ve tesissel anlamda ülke sınırlarında üst düzey bir ekip olan Kasımpaşa karşısında aslında çok ta kötü oynamadığı ilk yarıda bir anda 2-0 geriye düştü.

      Geçtiğimiz hafta olduğu gibi savunması yine pozisyon veren ve gol yeme konusunda Muslera'ya rağmen çok başarılı olan ekibimiz girdiği pozisyonlardan yararlanamadığı gibi, verdiği kontralarla da rakibin hızlı adamlarının ekmeğine yağ sürdü ve bizi kahretmeye devam etti ilk 45 dakikada.

       2.yarıya ise takımın hücum varyasyonlarında bu sezon önemi daha da belli olan Burak değişikliği ileride daha çok çoğalmamızı sağladığı gibi Yasin-Sneijder-Telles uyumunu daha da arttırdı. Muslera'nın kritik kurtarışı sonrası artan özgüven ve gelen gol ise zaten çabuk dağılan bir ekip olan Kasımpaşa'yı biranda sürklase etmemizi sağladı.

      Evet bugün kazandık ve çok önemli bir galibiyet oldu hatta rakiplerin derbisi öncesi belki de 3 puandan fazla puan kazandık lakın takımın kırılgan yapısı, dirençsiz duruşu ve sürekli hata yapan savunması hala devam ettiği gibi bazı oyuncuların formsuzluğu, bazı isimlerin alternatifsizliği, bazı isimlerin de istikrarsızlığı da hala can sıkıyor.

      Bu sezon artık bu şekilde devam edecektir bu sorunlar mühim olan bunu ne kadar az hissedip hissettireceğiz o yüzden destek ve inanç devam etmeli, kazanma kültürümüz ve tecrübemize güvenmeliyiz çünkü lig Mayıs'ta bitiyor ve Mayıs'lar bizimdir!

28 Şubat 2015 Cumartesi

Khalkedon'dan 1 Önce

 
           İlk defa kendi resmimi koyuyorum bloğa; yok yok Sneijder, Yasin, Selçuk falan değilim, resimde sevinenlerden en önde solda yumruğunu sıkan siyah montlu gencim sadece... Bir Cuma akşamı maça son dakikada yetişip takımı desteklemeye gittim bende herzaman ki yerime ama daha fazla inanç, istek ve güvenle.

          Erciyes karşısına maç öncesinde Şifo Mehmet'in liderlikten indireceğiz laflarını dinlemiş, çok heyecanlı bir maç intibası bizi bekliyor derken maça hızlı başlayıp gelen erken gol aslında bizleri daha rahat geçecek bir maça yönlendirdi. Kaçan goller rahatlamak için gelecek 2.golün habercisi derken kaleyi tutan ilk pozisyonun gol olması ilk yarının son 10 dakikasını sıkıntılı geçirmemizi sağladı.

          İkinci yarı ise yine hızlı giriş, baskı ve sonrasında gelen gol bu sefer tempomuzu düşürmemize değil aynı konsantrasyon ve istek ile maçı götürmemizi, bol pozisyon zenginlikli ve Wesley'in assolistliğiyle sona eren liderliği pekinleştirici bir tablo çıkardı bize bu haftada da.

          Şimdi ise Khalkedon'a gitme zamanı, ışıkları kapatmaya, sahanın ortasına bayrak dikmeye ramak kaldı; gerçi saha ortası doluymuş oturanlar olacakmış duyduğumuz lakin kazanma hırsımız, azmimiz ve iyilerin mutlaka kazanacağını, adaletin yerini bulacağını düşündüğümden dolayı 4 puan farkın rahatlık ve güveni de eklenince bu koşullarda zaman kazanma zamanı diyorum yeter ki yolumuza taş koymasınlar...

       

21 Şubat 2015 Cumartesi

ICEBERGDEN ÇIKAN ATEŞ


        Asker anılarım gelir hep ne zaman Sivas'a deplasmana gitsek, -30 dereceyi görmüş; orada soğukta atletle her gün 6 km koşmuş, ellerim morarmış, 6 ayda 16 kilo vermiş bir insan olarak çokta hoş hatırlamam İç Anadolu'nun göbeğindeki bu şehiri.

       Maç öncesi kadrolar açıklanınca Melosuz dirençsiz bir o.saha görünümü, Bruma,Yasin,Sneijder ve Burak ile İtalyanlardan gelen alışkanlıklardan öte kendi oyununu kabul ettirmeye çalışacak bir takım ya da aslında maçı erken koparıp yetersiz kondisyon ile kademe yapıp maçı tamamlayacak bir görüntü intibası vardı bende.

       Erken gelen gol tam da böyle bir maç görüntüsü var derken, kaçan 2 pozisyon ve ''hakem hatası'' ile yenilen gol sonrası gerilen sinirler 2.yarıya takımı aslında bir bakıma da ateşledi. Rakibe pozisyon vermeden kontrollü oyunun devamı ve gelen goller ise bizim içimizin buz gibi havada ısınmasını sağladı, sırat köprüsünü kayıpsız atlatmamıza yol açtı.

      Rayına girmiş ve kazanmayı alışkanlık haline getiren bir takım görüyoruz artık, yüzleri gülen bir oyuncu topluluğu ve ne olursa olsun puan kayıplarının en aza indiği bir süreç ki bunun sonucu ne Hamza Hocanın takıma kattıkları ile sezon sonuna kadar devam edecek mücadele ve umut olacak. Zaten ''G.Saray'ın Olduğu Heryerde Umut Vardır'' !

16 Şubat 2015 Pazartesi

45 Dakika Düğün, 45 Dakika Cenaze



             Süper Lig'in 20. haftasında hafif yağmur, kar karışımı soğuğu iyice hissettiğimiz bir havada Balıkesirspor ile karşılaştığımız bir kış akşamından 3-1 lik galibiyetle yolumuza devam ediyoruz.

             Maça aslında hızlı başlayan ve Tarığın kendi kalesine atmaya çalıştığı golün ardından gelen ilk korner sonucu kazanılan gol, rakip takımın hızını kesti ve sonrasında Wesleyin zekası, Burağın gelişimi ile yarım saatte biten bir maç izledik Aslantepe'de. Yarım saatin ardından daha hızlı ve baskılı bir takım izlemeyi beklerken önce kontrol oyunu olarak düşündüğüm, sonrasında ise fiziki yetersizlik olduğunu anladığım bir takım oyunu gördüm.

               Özellikle Melo'nun çıkması sonrası 10 kişi kalanın Balıkesirspor değilde biz olduğumuz bir oyun tribündeki bizleri daha da üşütüyor, çok şey beklenen isimlerin yetersizliği de gelecekle ilgili korkutucu düşünceler itiyordu aklımıza. Sonradan giren isimlerin de direnç, etkinlik ve hız yerine daha da durağanlık katması kadro kalitesi ve mimarisi hakkında senelerin yanlışlarını yüzümüze vuruyordu.

               Gelecek hafta Sivas ve Sergen deplasmanı, takımsal zaafların daha tehlikeler yaratacağı, kazanmanın çok daha zorlu ve çetin koşullarla; 3 puanın ise altın değerinde olacağı bir maç bizi bekliyor olacak. İyi yapılanların daha da iyi yapılması, mücadelenin en üst düzeyde olması gereken bir maç ki belki de olumlu sonuç sezon sonu yıldıza bir takımı bu kadar yaklaştıracakken takımın kazanma ruhunun ve yeteneğinin üst düzeyde olacağı bir sonuç dileğiyle yoksa tam tersi suküt-ü hayal ile dibe giden yola ilk adım olacaktır.

5 Ocak 2015 Pazartesi

HAMZAOĞLU SONRASI G.SARAY VE İLK YARI DEĞERLENDİRMESİ...

 

       Uzun süre ara verdiğimiz yazılarıma bir derbi zaferi sonrası geri dönerek devam ediyorum. Ben yazmayalı hoca değişimi, geçen maçlar, artan performans ve ilk yarının sonuna geldiğimiz 16 haftalık bir maraton gözümüzün önünden akıp geçti.

       Hamza Hocanın gelişiyle artan performans, gerçek kimliğine bürünen yerli oyuncular ile sorunların aslında biraz da hasır altı edilmesi ve hedefe odaklanılması herkes gibi benimde ilk dikkatimi çeken unsurlar oldu. Sistemi değiştiren ve 4-2-3-1 sisteminde ısrar eden, oyuncuları aynı seçmeye çalışan takımda istikrar isteyen bir düzenle pozitif yükselimimiz devam ediyor şimdilik.

        Burağın Umut arkasına geçmesi, Emre Çolağın IQ sundan faydalanma, Sneijderi daha fazla topla buluşturma, A.Telles de sol bekte ısrar etmesi, Hamit ve Olcanı takıma ısındırma çalışması ve Brumayı yeniden ayağa kaldırma çabaları benimde takdir ettiğim ve sadece lafta kalmayan işler olarak bizleri etkilemeyi başardı.

        2. yarıya daha umutla bakıyoruz çünkü bizi bilen, bizi anlayan, nasıl oynamamız gerektiğini algılayan zamanında da o şekilde oynayan bir kadroda kilit rol oynamış, hedefleri büyük, vizyonu geniş bir hocamız ve en azından kötü oynadıklarında bir daha oynayamayacaklarını bilen bir oyuncu topluluğu olacak...

       En büyük eksiğimiz önde kaliteli bir isim artı Hoca da en azından bir alternatif stoper istiyor, önce yapılması gerek tabi ki eldeki kadro şişkinliğini azaltmak, kazandığını hakedenleri kadroda tutmak ancak fazla isteği olmayan başarılı Hocamızın isteğini de yerine getirebilmek bizim açımızdan çok önemli bir etken olacak.

        Zaferler kazanmayı isteyen ve inananlarındır, inanmak ta başarmanın yarısıdır; ben ilk günden beri 4. yıldıza inanıyorum ama artık sanırım Hoca ve takım olarak da hep beraber aynı düşünüyoruz o zaman IT IS TIME TO WIN!!!