1 Kasım 2014 Cumartesi

MURADA MI ERECEĞİZ, BEKLEYİP GEBERECEK MİYİZ!


     Biz sabreden dervişin genelde muradına erdiğini biliriz öyle söylenmiştir senelerce ama bir de işin kötü senaryosu vardır aslına beklemekten gebermesi gibi. Prandelliyle ilgili yeni değişen yönetim ve Başkan şu anda beklemeyi öngörmekte ve aslında köprüyü geçerken at değiştirmeyi gereksiz bulmakta olarak gözükmekte.

    Şu an ki puan durumuna bakınca aslında son 5 sezonun en yüksek puanı toplanmış, takım maç fazlasıyla da olsa lider olarak gözüküyor olsa da oynanan oyun ve ilk 8 haftada atılan 10 gol, söylemler, tavırlar bende de hala hocayla işin olmayacağı ve yapının uymayacağı intibasını veriyor bana ki her ne kadar geldiğinde destek olsam da sanırım kolay kolay artık ısınamayacağım kendisine.

    Kasımpaşa maçına gelecek olursak ta Sneijderin yedek ve Melonun cezalı olduğu bu kadro düzeninde doğal olarak yaratıcılık ve etkili oyundan uzak geçen bir ilk yarı vardı, 2. yarı çift forvete dönünce ki her ne kadar Olcan'ın çıkması hata olsa da rakibin çıkmasını engellemiş bir takım ve bunun sonucunda gelen ilk golle rüzgar tersine döndü. Wesley oyuna girdikten sonra oyuna genişlik katınca çok etkili olmasak ta topun bizde kalmasını sağlayarak  Babelin çıkmasının da etkisiyle rakibi pasifleştirerek göstermelik baskıyla maçı son dakika da olsa kazanmayı başardık.

   Güzel yanlarını ele alırsak maçın Sabrinin dönüşü ve takımdaki sağ beklerden daha etkili gözükmesi, Selçuğun en azından normal seviyede oynaması, takımın kısa süreli de olsa mücadelesi ve çift forvet yapısının bu takıma daha uygun olduğunun anlaşılmasını söyleyebiliriz.

    Salı günü büyük bir maç yine bizi bekliyor ki o tempoya ve düzene ayak uyduramayan kadro yapısının yapacaklarının dışında hocanın bu sefer nasıl bir düzenle çıkacağı da benim için çok büyük merak konusu lakin en azından Armaya ve formaya saygı bekliyorum; biz nasıl onlara gereğinden fazla saygı gösteriyorsak.

   

24 Ekim 2014 Cuma

BİZ KABUL ETMİYORUZ EDENİ DE ETMİYORUZ...


         Ş.Liginde 3,maçımızda evimizde grubun favorisi, B.Dortmund karşısında 4-0 lık bir hezimetle karşı karşıya kaldık; aslında bu durum belki çok ta anormal durmayabilir takımın şu an ki durumu ve rakibin gücü ortaya çıkınca lakin benim ve sanırım benim gibi bir çok taraftarın kızdığı ve üzüldüğü nokta çok farklı aslında.

          Maç öncesi yapılan koreagrafide de gösterdiğimiz gibi rakip takım kim olursa olsun, gücü ve isimi ne olursa olsun biz tarihimizde Avrupa devlerini dize getirmiş, herkese gücümüzü ve büyüklüğümüzü göstermiş bir ekibiz.Hem oyuncu hem taraftar hem camia olarak ta bu amaçla her maça çıkmış ve sonuç ne olursa olsun o amaçla mücadele etmişizdir.

          Yalnız hem maçtan önce hem maçtan sonra futbolcu ve teknik heyetimizden gelen söylemler sahada ki ruhsuz futboldan daha çok yaraladı ve üzdü bizleri; daha da etkiledi üzgün kalpleri. Herkes şunu bilmelidir ki kim olursa olsun bizi ve büyüklüğümüzü anlamayan, bu formayı, şanlı armanın ne kadar değerli olduğunu çözemeyen kimsenin değil bu takımda olması adını ağzına alması bile kabul edilir bir durum değildir bizim için ki kim sorumluysa hem söylemlerde hem de yapılanlarda ilişkisi kesilmelidir.

           Hocaya hep destek olmuştum ilk baştan beri lakin artık bu söylemlerinden sonra ''ASIL HEDEF'' inde bile destek olmayacağım hatta çoktan gönderilmesini umut edip bekleyeceğim kimse G.Sarayı küçük göremez hem de bu camiayı temsil eden biri.

     
            Birde Metin Oktay bu kadar para kazansaydı sizce bu takımın kötü gidişine el koymaz mıydı ya da aldığı parayı haketmediğini söyleyip iade etmez miydi; cevap ve mesaj çok basit bence ama anlayana.

19 Ekim 2014 Pazar

Mini Mini Bir KUŞ Donmuştu, Pencereme Konmuştu!!!

       
             Bir Derbi Gününü daha geçirdik dün akşam, Müthiş bir Ulubatlı Souness koreagrafisi ile başlayan, yağmur altında metrosu çalışmayan, PASSOLİG yüzünden futboldan uzaklaşan bir '' Dünya Derbisi'' ni daha izledik hep beraber.

            Çok kısır bir ilk yarı geçti önce, iki takım içinde pozisyonsuz, zevksiz, orta saha mücadelesinde yaratıcılıktan uzak geçen bir devre oldu aslında; rakip bize göre biraz daha organize ve topa hakim gözükse de topu ileriye taşıyamamaları ve sadece sağ kanadı kullanmaya çalışmaları kısıtladı onları da .

            Bizde ise Dzemaili tüm topları ezerken, Selçuk yine etkisiz, Veyselle takım sağ beksiz, Burak varken de forvetsiz oynadı. Melo herşeyi yapmaya çalışıyor, Sneijder az topla buluşuyor, Olcan kanattan koşuşturuyor; Semih ve Chedjou ise oyunu arkadan kurmaya çalışıyordu.

            2.Yarı ise hızlı başladık aslında, bir geçici baskı sonrası Alves'in adam öldürmeye teşebbüsü sonrası rüzgar lehimize döndü derken direkten dönen topumuz gol geliyor mesajı vermişti ki yine duraksadık; ta ki '' Diego''dan küçük Sneijder sazı eline alana kadar.

            Belinden sakatlanma numarası yapan kaledeki şahsiyeti hem sağa hem sola yatırarak aslında egzersiz yaptırdı Wesley; bizlere de 3 puan sevinci yaşattı, sanırım artık takımın da ona olan saygısını iyice arttırdı.

           Telgrafımızın tellerine KUŞLAR kondu bugün, bizde minik kuşları pencerimizden içeri aldık, gönül rahatlığıyla da şimdi kendi ligimize doğru yol aldık, neyse biz şimdi asıl rakibimizi düşünelim onlarda sanal hocalarıyla sanala geleceklerini...

           

2 Ekim 2014 Perşembe

Çarşambanın Gelişi Cumartesiden Belliydi

       
        Ş.Liginde 2.maçımızda Arsenal deplasmanlarında Londra semalarından 4-1 lik mağlubiyetle dönüyoruz, 2. maçımızdan da galibiyet görmeden ayrılıyoruz maalesef.

        Maça 3 lü savunmayla başlayıp Meloyu stoper Sneijderi ön libero olarak takımını kuran Prandelli Sivas maçının bir benzerini sahaya sürdü aslında. İlk 20 dakika da kademeler kapatılıp sahaya doğru yayılmış bir takım görüntüsü versekte sol çizgiden top çıkartan kimse olmadan Sneijderin pozisyon kapaması aslında yanlış duruş ve yerlerinde olmayan bir takımın habercisiydi ki düzenli yaptığımız bireysel hatalar bize maçın başında oyuna tutunamadan kopma ve maçın erken bitme durumunu karşımıza getirdi.

      2.yarı ise 4 lü savunma ve 4-4-2 aslında bir hazırlık maçı kıvamında geçen kendimizi denemek amacıyla oluşacak bir maç izleyeceğiz derken, 10 kişi kalan rakip sonucunda bizim atak denemelerimizle geçen bir maç izletti bana.

      Bu maça 3'lü savunma ile çıkmak intihardı, Sivas maçında verilen birçok pozisyon bize uyarıydı aslında evet, Melo, Sneijder, Yekta oynamamalıydı; Olcan, Hamit oynamalıydı tamam bunlarda doğrudur zaten taktik analize girersek eksik gedik çok buluruz ancak biz hala birşeyi oturtamadık, RUH! Ne zamandır yok bu RUH ve ne zamandır dönem dönem gelip kayboluyor yine.

       Hoca geç geldi evet, transferlerde geç yapıldı ancak artık bazı şeyleri rayına oturtmak, bazı isimleri oynatıp oynattırmak gerekli; yoksa değişim yakın gözüküyor ya da bizi sıkıntılı günlerle geçen uzun süreçli günler daha da çok bekliyor. Herşeyi kabul edebilirim ancak LOKAL kalmayı ve onu kabul eden, mücadelesiz sahaya yayılan o armaya yakışmayan kişi ve ekipleri asla kabul edemem; zaten bizim anlayışımızda da bu yoktur böyle düşünenlere de yer yoktur.

27 Eylül 2014 Cumartesi

60 Dakika Düğün, Yarım Saat Zulüm


    Ligin 4.haftasında yağmurlu bir İstanbul akşamında Sivasspor galibiyetiyle yolumuza devam ediyoruz. Kritik, karışık ve yoğun bir gündemimiz olduğu bu günlerde aslında ilaç gibi gelecek bir galibiyet oldu bu maç bizim için diyebiliriz.

    Maça kadrolara bakınca 4-3-1-2 ve 4-3-3 dönüşümlü oynayacağız diye düşünürken bir anda 3-5-2 ile çıkarak aslında farklı bir rotasyonla ilk defa karşımıza çıktı. Melo savunmanın arasına girerek 3'lü bir defans oluşturdu, Sneijder daha o.sahaya yakın oynayarak etkin ve mücadeleci bir oyun ortaya koydu ve hep söylediğim hücum aklımızı arttıracak Olcan maçn kopmasını sağladı.

     İlk bir saatlik bölümde dominant oynarak aslında evimizdeki maçlarda yapmamız gereken bir tablo oluşturduk aslında ancak son yarım saat hem yanlış oyuncu değişiklikleri özellikle etkili olan Dzemaili yerine giren Yektanın yeterince güçlü olmaması ve topu öne taşıyamaması, Olcan yerine ise Bruma beklerken Hamit girmesi ile topu öne taşıyacak isim eksikliğimiz hem de yorgunlukla çok sıkıntılı geçirmemizi sağladı kalan dakikaları dün akşam ki maç.

   Sonuç kazanan herzaman haklıdır ancak verilen pozisyonlar, yetersiz gözüken kondisyon, Prandelli hocanın hala sistem ve oyuncu kadrosunu bulamaması ile kısır, yetersiz son vuruşlarımız önümüzde bizleri düşündüren ayrıntılar olarak gözükmekte.

   Önümüzde bir Arsenal maçı var bizi bekleyen, ama en azından kazanılan galibiyetle bir moral ve lig için yeni başlangıç için umutlandırdı bizi ancak Londra'da işler Misak-ı Milli sınırları içerisindekinden çok farklı olacaktır. Topçular bizi iyi tanır ki yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır; sahada inanan bir 11 bekliyorum ben sonrasını bekleyip görelim.

25 Eylül 2014 Perşembe

ÜNAL AYSAL BİZDE ÖYLE...


     Evet buradaki yazılarımda da daha önceden paylaştığım gibi, herzaman arkasında durduğum bir isimdi Ünal Başkan. Gideceğini söylediğinden beri içimiz buruk, canımız sıkkın biraz da kalbimiz kırık.

     Kendisini anlatmaya yaptıklarını tek tek söylemeye gerek yok ancak ilk geldiği gün verdiği sözü tuttu bize hem de fazlasıyla bazen, BAŞARI BAŞARI BAŞARI. 2 Lig Şampiyonluğu, 3 kez üst üste Ş.Ligi, 1 Çeyrek Final, 1 Son 16'ya kalma ve Çileklerle dolu pastalar; daha da Süper Kupa, Türkiye Kupası vs... var bu 41 ayda ama sadece futbolla kalmadı yapılanlar, erkek-bayan basketbol şampiyonlukları, Avrupa da kazanılan kupalar, sporcuların aldığı madalyalar...

     Efsane oldu şimdiden bizim gözümüzde, gerçek G.Saraylıların gözünde şimdiden zaten ama sadece başarılarla değil, beyefendiliği, konuşması, hal hareket tavırları, şikeye ve haksızlığa karşı dik duruşu; verdiği imaj ve söylemleriyle tam bir liderdi ayrıca kendisi. Hataları olmadı mı oldu tabi ki yanlış zamanlamaları da oldu lakin ne hatasını reddetti, ne de başkaları gibi yalanlarla bağlamadı koltuğa kendini.

     Bir gün aniden gideceğim dedi ki haklı yanları da var kendisine göre tabi ki ancak biz istemiyoruz gitmesini, sanırım akl-ı selim kimse de istemez, bazı şikeciler, kafatasçılar ve biatçılar hariç. Geri dönmek için uğraşılıyor her ne kadar dönmeyeceğim, dönmek istemiyorum dese de ben de artık döneceğini sanmıyorum işte bir umut bekliyoruz üzgünce, sessizce.

    Ne demiştin Başkan biz bir aileyiz kenetlendikçe daha da büyüyen, senin etrafında büyümeye devam edelim gel kırma bizi, şikeci, yalancı, piyon ve uşakların yüzünü güldürme; G.Saray büyümeye devam edecek biliyorsun biz büyümeyi seninle istiyoruz bunu da unutup Seni Sevenleri Üzme!

20 Eylül 2014 Cumartesi

KAYIP ARANIYOR!


    Ligin 3. haftasında Balıkesirspor deplasmanında hüzünlü bir maçı daha geride bıraktık ve ilk yenilgimizi aldık bu uzun maratonda. Bu maç ilklerle doluydu aslında; Yasin ilk kez sağ bekte oynadı, ilk kez yeni sponsorumuzla sahaya çıktık, ilk yenilgi...

    Sorunlar yumağı sarmış aslında her tarafımızı bugün bir kere daha onu gördük, istatistiklere bakınca çok üstün gözüküyoruz, topla oynama, ceza sahasına atılan 40'dan fazla orta, kornerler, kaleye atılan 10 üzeri şut vs. lakin hücum aklımız yok, hücum kalitemiz yetersiz, kadro uyumsuz, taktik ve oynayanlar yanlış, değişikliklerin bazıları yersiz...

    Ha birde bazı isimlerde dokunulmazlıklar var, şimdilik biraz daha beklemeyi ve sabretmek taraftarıyım ama acil çözüm ve çözümler üretilmeli. Gerekirse psikolojik destek, birkaç hafta kızağa çekme ve özel ilgilenmek gerekebilir bazı isimlerle.

    Biliyorum G.Saray her kaybedişinde içimizden birşeyler kopuyor, haftamız, günümüz geçmiyor, içimiz sıkılıyor; çözümler üretiyoruz düşünüp duruyoruz; artı benim yazasım da gelmiyor o yüzden kısa kesiyorum. Çekecek derdimiz varmış zaman en büyük ilaçtır, gerekenler yapılır zamanla ya da gerekeni taraftar yapar ama dediğim gibi bekleyelim kendi kendimizi kahredelim şimdilik.

18 Eylül 2014 Perşembe

Doğum Sancıları mı Vefat Habercisi mi?


      Bu sezon Ş.Ligi maceramız kendi evimizde Anderlecht karşısında son dakika da bulduğumuz beraberlik golüyle 1 puan alarak biraz hayal kırıklığı ve tepkilerle başladı.3 puan beklediğimiz maçta aslında puanı son dakikada kurtararak bizlerde de ilerisi için karamsar bir tablo sürdü biranda önümüze.

      Maç için analize gelirsek aslında takımın ağır toplarının formsuzluğu ve taraftarla uyumsuzluğu, yeni gelen transferlerin geç gelmesi sonucu uyum sürecinin uzayacağından hazır olmamaları, takımın sisteminin ve oyun anlayışının oturmaması gibi etkenler taktiksel analize gerek kalmadan herşeyi anlatıyor aslında.

     Ben Prandelli hocamıza güvendiğimden dolayı aslında bunun biraz doğum sancısı olduğunu, gelecek güzel günlerin yakında olduğu kanaatinde olanlardanım, çünkü her maç aslında artan bir koşu mesafesi, girilen pozisyonların çoğalması gibi pek dikkate alınmayan istatistikler var ortada; tabi ki durum bazılarına göre ise tam tersi.

    Takımın benimde katıldığım hücum hattındaki hem oyuncu kalitesi hem de yaratıcılık anlamında yetersizliği, yerlilerin bir türlü istenen seviyede olmaması, hocanın daha net 11 ini bulmaması da aslında felakete sürükleyen sebepler olarak gözüküyor bir kısma göre de .

   Biraz daha beklemek lazım hem kadro, hem oyun, hem de skor anlamında; Hocaya ve oyunculara bir yere kadar da destek olmak, yuhalamak, kaybetmek şu anda en kolay çözüm tabi ki, taraftar artık sonuç görmek ve iyi oyun bekliyor yapılan yatırım karşılığında. Neler olacak göreceğiz ama biraz daha sabır bence de ya yeni doğan sağlıklı çocuğu göreceğiz ya da kazma küreği alıp meftayı gömeceğiz.

14 Eylül 2014 Pazar

Taraftarsız Oyun, Kısır Hücum

 
    Anderletch maçı öncesi ligde 2. haftada son provamızda Eskişehirsporla boş tribünlere karşı oynadığımız maçta 0-0 berabere kalarak ilk puan kaybını yaşadı. Genel olarak çok hareketli olmayan ve seyrek pozisyonların yaşandığı maçta gelecek maçlar için beni hem ümitlendiren hem de karamsarlığa düşünen bir çok ayrıntı yakaladım maç sonu itibariyle.

    Prandelli maça 4-3-1-2 ve 4-3-2-1 değişimli olarak başladı; önde Burağı Bruma ve Sneijder desteklemeye çalıştı lakin çok yavaş oynanan oyun, pas trafiğinin yeterli olmaması, takımın ve bazı oyuncuların hazır olmaması; kanat bindirmelerinin yerini bulacak ortalarla sonuçlanmaması kısır bir hücum varyasyonları olan maç yarattı.
 
   Yapılan değişiklerde ise Sneijder çıkması hariç genel olarak doğru hamleler yapılsa da takımdaki senkronizasyon bozukluğu, geç yapılan transferlerin uyum sürecinin olacak olması, bazı yıldızların hazır olmaması maalesef gerekli hamleyi yapmamızı engelledi ve taraftar olmaması da takımı şevke getirmeden genelde durağan, zaman zaman baskılı oyunu oluşturdu.

    Olumlu yanlar yok muydu  vardı tabi; mesela Chedjou beklenti üzerinde iyi oynayıp aslında eski performansına yaklaştı, takım genel olarak savunmayı iyi yapmaya başlamış, Dzemaili alışmasa da tam takıma aklını hemen gösterdi, Selçuk biraz daha toparlanmış gözüktü ve beklerimiz yeni olmasına rağmen bindirmeleri geçen maçlara göre daha etkili ve çoktu.

    En büyük sorunumuz ise düşündüğümüz gibi önde topu tutan, kuvvetli, bitirici özelliği olan bir strikerımızın olmaması ki bunu hocanın Burak yanı Pandev takviyesi ya da Burak Umut ikilisini oynatarak şu anda çözmeyi deneyeceğini düşünüyoruz; bu maçta çok oynayamadılar ancak bu ikili kombinasyonlarıyla başlayarak neler olacağını göreceğiz.

    Salı günü Ş.Liginde çok önemli bir maça çıkacağız artık bu maçı unutmalıyız çünkü zamanımız da kalmadı pek; taraftar etkisiyle de yabancı kontenjanının olmaması daha rahat kadro kurmamızı da sağlayacaktır. İçeride en az 7 puan dışarıda da alınacak bir galibiyet bence bizi gruptan çıkaracaktır sıra Ş.Ligi logosundaki 8 yıldızdan biri olduğumuzu tekrardan herkese gösterme sırasında ama dikkat edelim o yıldızlardan biri de Anderletch'e ait.

4 Eylül 2014 Perşembe

2014-2015 Model G.Saray!



      Transfer sezonu sona erdi ve hatta ilk maçımızı deplasmanda Bursaspor'a karşı oynayarak sezonu deplasmanda güzel bir galibiyetle açtık. Bu hem 4.yıldız yolunda güzel bir moral hem de deplasman fobisini yenmemiz açısından bize umut ve inanç sağladı sezon başında.

     Şimdi hem ilk maç ve taktiksel anlayış hem de son dakika da gelen 3 transferle geleceğe ve en azından devre arasına kadar küçük bir analiz, yapılacaklar ile eksikler-artılar üzerinden kısa bir fikir paylaşımı yapmak istiyorum sizlerle bence bizi neler bekliyor neler olacak hep beraber tartışalım burada.

    Kadro yapısı Prandelli hocamın ağzından çıkan sözlerden de duyduğumuz üzere isteklerine göre tamamlandı ki zaten 25 kişilik kadro da Şampiyonlar Ligine bildirildi artık bundan sonra top hocamız ve futbolcularda. Sinyor hazırlık maçlarında ve Süper Kupa maçında 4-2-3-1 denedi sürekli ve gördü ki öndeki bir Burak ve Umutla bu sistem işlemeyecek, hücum varyasyonları atıl kalacak, kanatlar yeterince bu sisteme aktif kapasitede değil ve takım etkisiz gözüküyor.

    Bu sebeple ilk lig maçına 4-3-1-2 ile başlayıp sonra da 4-3-3'e dönerek daha doğru oynayabileceğini alınan 3 isimle de zaten bundan sonra genellikle bu şekilde oynayacağını bizlere gösterdi. Peki kadro yapımız nerelerde ne kadar yeterli nerede fazla nerede azız.

    Kalede Muslera diyorum fala lafa gerek yok herhalde yedekte de Sinan Bolat takviyesi iyice bu sezon güvende olacağımızı gösteriyor bize iki direk arasında, beklere gelince Veysel, A.Telles, H.Balta üzerine Tarık takviyesi aslında modern beklerimizin artmasını sağladı her ne kadar daha ne kadar yeterli olacaklarını bilmesek bile. Stoperlere gelince ise Chedjou, Semih, Gökhan, Koray 4'lüsü tam ne yapacaklarını bilmediğimiz ve lider eksikliğimizin hala mevcut olduğu bölge olarka gözükmekte; oraya bir takviye yapılmadı veya yapılamadı lakin en rikli bölgelerimizden biri olarak gözükmekte.

    O.Saha ise Melo, Selçuk, Yekta, Hamit, Furkan üzerine Dzemaili gelince orada 3'lü oynayabilecek çok potansiyelli ve alternatifli bir kadro oluşturmuş olduk, yeter ki gerçek performanslarını gösterebilsinler, kanatlarda ise Olcan, Bruma, Yasin, Aydın geçen sezondan daha kaliteli ve kapasiteli bir 4'lü olarak bize daha çok umut vermekte artı Sneijder gibi bir lider hala bizde onun alternatifi ise sistemde belki değişikliklerle farklı isimler olarak gözükmekte ancak isim olarak Emre Çolak daha da zor da kalınırsa Umut Gündoğan olarak gözze çarpmakta.

     Forvet hattı ise bence bir takımın şampiyon olup olamayacağını belirtecek en önemli mevkii, senelerdir ligimizde şampiyonu forvet hattı ve etkinliği belirledi bu sezon da öyle olacak burada Burak ve Umut yerli rotasyonu mevcut lakin ben buraya direkt bir isim Drogba sonrası gerekli diye düşünüyordum ki hala öyle düşünüyorum Prandelli hocamız Pandev'i alarak yardımcı forvet eksikliğini gidermek ileride özellikle Burağın etkinliğini arttırmak amacında ki inşallah yanılmıyordur ancak ben ileride sorun yaşayabileceğimizi hala düşünüyorum.

    Genel hatlarıyla takımımız ve kadro analizi bu şekilde ortada 3 kupa ve büyük hedefler mevcut, ben özellikle Prandelli hocamıza güveniyorum bazı fikirleri benimle uyuşmasa da. Bize kalan takımı destekleyip maçlara gitmek ki ben hep orada olacağım sonrasını göreceğiz lakin biz yapılmayanları yaptık bundan sonra da yapacağız kimsenin şüphesi olmasın yeter ki bir olalım kenetlendikçe daha da büyüyeceğiz buna inancım sonsuz.

30 Ağustos 2014 Cumartesi

HERKES LAYIK OLDUĞU YERDE, DEVLER LİGİNDE 13.KEZ!


     
      Evet Ş.Ligi müziği benim için ayrı bir önem teşkil eder, düğün giriş müziğim olmasının yanında G.Saray deyince aklıma ilk gelen uluslararası futbol arenasının en büyük organizasyonu ve bize çağrışımı demektir.

     D Grubunda olacağız bu sene, 3 defa üst üste ve toplamda 13.kez olmak üzere bir Devler Ligi takımıyız ki üst üste 3.kez gruplardan çıkmak istiyoruz bunu da başarabilecek bir takım varsa adı kesinlikle G.Saraydır.

     Geçen sene ki öncelikli olarak grupla kıyaslarsak daha kağıt üzerinde makul gözüken bir kura oldu ancak genel hatlarıyla bakınca da Dortmund ve Arsenal arkasında 3. sırada olmamız makul gözüken bir tablo var ortada.

     Bu grubun favori takımı 2. torbadan gelen B.Dortmund gözükmekte, J.Klopp önderliğinde kompakt ve hızlı oyun oynayan, form tutturdukları zaman Avrupa'da herkesi yenebilecek çok korkutucu bir takım  ki tek avantajımız Almanya'da bile yalnız kalmayacağımız.

    Arsenal ise hala geçmişin torpilini yiyen, wonderkidlerle bu işin olmayacağını anlayan lakin henüz en üst seviyeye ulaşamamış, Avrupa'da da istikrarsız bir takım tabi ki kadro yapıları, genişlikleri, isimleri, markaları çok iyi ancak baskı altına girince hata yapabilecek yapıları da bize şans doğuruyor.

    Anderletch ise grubun tek şampiyonu olmasına rağmen kağıt üzerinde en zayıfı olarak gözükmekte, Avrupa takımı olmaları ve tecrübeleri önemli bir unsur tabi ki ancak başarıları son senelerde hiç yok denecek kadar az ki gruptan çıkma ihtimalleri de çok büyük bir süpriz olmazsa imkansıza yakın gözüküyor.

    Biz şansımızı kendimiz belirleyeceğiz bu grupta, Derwallinde dediği gibi G.Sarayın olduğu heryerde umut vardır ki biz Avrupa takımıyız, rakipler yine 3 takım tutacak biz ise yine kendimizle gurur duyacağımız bir hikaye yazacağız; peki nereden mi biliyorum, tarihe gözatmak yeterli bilmeyenlere de duyurulur.

4.YILDIZ İÇİN...

   
     2014-2015 Sezonunu Bursa deplasman galibiyetiyle açıyoruz ve 4. yıldız yolculuğuna 3 puanla başlıyoruz sezona. Aslında pekte iyi başlamadı sezon bizim için sorunların daha çok gözüktüğü bir başlangıç diyebiliriz; sponsorsuzluk, gelmeyen transferler; oturmayan takım yapısı, kötü oyun sonrası kaybedilen Süper Kupa.

     İlk maçlar hep zor olmuştur ancak rakip Bursa ve 6 deplasman senesinde alınamayan galibiyet hasreti daha da zor kılıyordu bizim için maçı ki ilk yarıda yine yavaş, pasif ve etkisiz kontrol oyununun atak futbolundan önde olduğu bir takım vardı sahada. 2.Yarıda ise aslında topun önce hakimiyetini alarak ilk golü bulmak sonra da rakibi kontrollü bekleyip kontralar ve bence doğru hamlelerle güzel bir başlangıç yapıldı sezona.

    Prandelli sürekli hazırlık maçlarında denediği 4-2-3-1 den vazgeçip zaman zaman 4-3-1-2 ve 4-3-3 oynatarak rakibe göre şablonunu hazırlamıştı bu sefer. Bu belki de gelecek transferlerle bundan sonra da bu çeşitlilikte oynayabilecek bir takım istediğini herkese gösterdi ki istediği oyun içinde gerçekten hem takviye hem de zaman gerekiyor bunu da görmüş oldu.

    Ben hocaya çok güveniyorum ve artık gelmesi gerekenleri bekliyorum, sonra takım birlikte oynadıkça zaten daha net bir fikir sahibi olacağız ancak bu takımın potansiyeli ve bu sezon ki kadrosu böyle değil olmamalı da çünkü önümüzde kazanılacak bir Şampiyonluk ve Avrupa'da alınacak zaferler var; bekliyoruz güzel günler gelecek inanıyoruz.

18 Ağustos 2014 Pazartesi

VİRA BİSMİLLAH


             25 Ağustos'ta Süper Kupa maçıyla bu sezonu da resmen açıyoruz; daha transferler bitmese de ki yine geciksek te şu an eldeki imkanlar ile yeni sezon ve hedeflerimizle ilgili olarak kısa da olsa bir analiz yaparak başlamak istiyorum.

         Hoca değişikliğinin her ne kadar istemesem de olumlu ve pozitif olacağı kanaatindeyim; Prandelli eldeki imkana göre kadro oluşturan, söylemleriyle ve hazırlık maçlarıyla hızlı oynamak isteyen takımı çabuk tanıyan ve eksiklikleri de bilen bir intiba verdi bizlere.

        Kadro ve oyun şablonu 4-2-3-1 olarak gözükmekte ileride Burak öndeki tek, arkasında kontenjana göre Bruma-Sneijder-Olcan hızlı, seri ve zeki atak organizasyonları derleyen bir ekip olarak hücum varyasyonlarında ilk alternatifler olarak elimizde şu anda mevcut. Melo-Selçuk değişmez orta ikilisi hücum ve defans arasındaki koordinasyonu sağlarken, sağ bekte benim de çok şeyler beklediğim Veysel, solda hızlı ofansif bek A.Tellles, stoperde de daha tam uyum sağlayamayan Semih, Chedjou ikilisiyle Muslera dirençli bir takım var şu anda önümüzde.

        Rakip hoca değişikliği ve bize karşı 2 sene üst üste Süper Kupayı kaybetmenin verdiği hırsla ki kupayı kazanmak isteyeceklerdir tabi ki lakin finallerde kazanma kültürü, kupa takımı olmamız bizim bence yine en büyük avantajımız her ne kadar eksiklerimiz olsa da yine kazanarak başlamak sezona da psikolojik üstünlük kurmak açısından da önemli olacak.

       İddialı olmalıyız ancak gerçekçi de olmalıyız, takım ve sistem oturmasa da transferler yetişmese de kazanacağımızı düşündüğüm bir kupa daha bizi bekliyor; neyse Kupa Beyi biziz, Kupa Kızı da orada olduğuna göre bekleyelim sonucu Vira Bismillah diyerek çıkalım 4. yıldız yoluna.

14 Temmuz 2014 Pazartesi

2014 DÜNYA KUPASI ALMANYA'NIN


         Bir D.Kupası serüveni daha bol gollü, heyecanlı ve gerçekten zevkli maçlarla son buldu ve bize yeni dersler çıkarmamız açısından yol gösterici, etkileyici sonuçlar bıraktı.

        İlklere gebe olduğu gibi misal ilk defa G.Amerika kıtasında düzenlenen bir turnuvada Avrupa'dan şampiyon çıktı, sonlara da sebep oldu milli takımı başarısızlık ve hayalkırıklığı sebebiyle bırakanlar olduğu gibi buradaki sonuçlarla misal Scolari.

         Geneline bakarsak turnuvanın Almanya hakederek kazandı, doğru organizasyon, kadro seçimi ki kamuoyu bile yönlendirdi burada hocayı Lahm ı bek oynattırarak, senelerdir kulüp takımlarında, altyapılarda bir arada oynamış bir futbolcu topluluğu ve teknik ekiple inanan insanların zaferi oldu bu kupa.

          Brezilya'nın kazanamamasına ki yanlış oyuncu çağırımı sonucunda Ronaldinho, Kaka, L.Fabiano gibi oyuncuları bize izlettirmemelerinden dolayı bende sevindim, Hollandanın finale kalmamasına ise Sneijderden dolayı üzüldüm, genel hatlarıyla hücum oynayan ve kazanmak isteyen takımların olduğu bu turnuva çalışanlar için saatinin çok ta erken olmaması ve uykusuz gecelerle de hatırlanmış olacak; bizim için mi biz hala 5+3 deyiz önce bir onu çözelim...

3 Temmuz 2014 Perşembe

YENİ HOCAMIZ CESARE PRANDELLİ...


       Sonunda yeni hocamız belli oldu; beklediğimiz hiçbir isim hatta belki de herkesin beklediği hiçbir isim olmadı;  Başkan çıkan isimlerin dışında hatta kendi söylediğini bile inkar ederek bir süpriz yaptı ve İtalya Milli Takım hocasını başımıza getirdi.

      Şimdi o zaman Mancini neden gitti derseniz aslında birçok sebebi var gözüken ve gözükmeyen; her maç farklı 11'le çıkması, saha kenarında beklenen reaksiyonu vermemesi, realist söylemlerde bulunması ve iddialı konuşmayı sevmemesi, taraftarın istifa söylemleriyle karşı karşıya kalması; pahalı transferler istemesi bunlardan sadece birkaçı ki ben farklı yerlerde büyük imkanlarla çok başarılı olacağını hala düşünüyorum.

      Yeni hocamıza gelirse ise tabi ki memleketinden dolayı Manciniyle kıyaslanacak ancak farklı bir çok yapısı olduğunu düşünüyorum; Prandelli genelde eldeki kadrodan en iyi harmanı çıkarmaya çalısan bir isim misal Mancini daha çok imkan isteyen ve genelde büyük harcamalar yapan bir antrenör. Prandelli çalıştığı takımlarda hep daha iyi insani ilişkileri ve insan yönetimiyle tanınırken, Mancini genelde kendi aldığı oyuncuların bile istediklerini yapamadığı takdirde ağır tepkiler veren ve aslında ayrıldığı takımlardan takıştığı adamları mevcut olan bir isim olarak dikkati çekmekte...

      Kıyaslamaya daha fazla devam etmeyeyim, şimdi zaman Praandelli'ye destek zamanı; oynattığı güzel hücum futbolunu bize de oynatacağını umuyor ve bekliyorum; bir Sinyor gitti başka bir Sinyor geldi; o giderken kupayla gitti Prandelli de gelirken kupaların garantisiyle gelecektir kupalarla imza atacaktır; bizi seçmesi de G.Sarayın marka büyüklüğü açısından gerekli yerlere de mesaj verdi tekrardan. Hadi Sinyor 4.Yıldız için arkandayız, yanındayız!

23 Haziran 2014 Pazartesi

M.SKİBBE Mİ YOKSA J.KLOPP MU; Thomas Tuchel


T.Direktör konusunda artık sona yaklaştığımız şu günlerde çok ilginç gelişmeler yaşanıyor G.Sarayımızda; Lucescu olmayınca yine tecrübeli ve kariyerli isimlere yönelen Başkanımız adeta sosyal medya ve taraftar isteklerinin tabi ki birazda yanındaki danışmanın etkisiyle yönünü genç ve kariyeri parlak, patlaması beklenen bir adaya yönlendirdi, T.Tuchel’e.

T.Tuchel, Yeni J.Kloop diye adlandırılan, hırslı yapısı, saha kenarındaki enerjik görüntüsü; az kaynakla yaptığı iyi işler ve yeni jenerasyonun en gözde hocalarından biri olarak gözükmekte şu anda Almanya’da. 4 sezonluk Mainz kariyerini kendi isteğiyle daha büyük bir kulüp; şampiyonluk ve Ş.liginde başarı için bitiren kişinin yolunun buralara düşmesi aslında büyük sürpriz olarak gözükmekte.

Schalke ve B.Leverkusenin baskılarına rağmen bırakılmayan Tuchel; B.Münih ve B.Dortmund tarafından da ilerideki hocaları listesinde ilk sırada yer alan bir kişi olması,bizim gibi tutarsız ve ne yapacağı belli olmayan bir ülkede kariyerini riske atması aslında olmayacak şeyler gibi gözükmekte şu anda yalnız gelen haberler sadece açıklamanın geleceğini beklendiği yönünde.


Geldikten sonra daha ayrıntılı analizini yaparım tabi ki ancak kısaca rakibe göre taktik seçen, hücum futbolunu seven, genç oyunculara ağırlık veren bir isim kendisi ki burası onun için bir sıçrama tahtası bizim içinde yeni devrimlere yol açacak bir kapı olabilir; ne diyelim GEL VİCDANSIZ ÇAĞIRMAZDIK ACİL OLMASA!

13 Haziran 2014 Cuma

YARIM KALAN HİKAYENİN DEVAMI İÇİN; M.LUCESCU


        Evet daha kesinleşmese de ya da biz öyle biliyorsak ta biten ya da bitmek üzere olan bir t.direktör Mircea Lucescu. Mancini gittikten sonra bu tarihte yapılması gereken en iyi çözüm kim diye sorarsanız herhalde herkes onun adını verir, onu tercih ederdi.

       Zamanında bende çok eleştirdim kendisini, gelme zamanından, oynattığı oyuna alışık olmadığımızdan ya da gençliğimden de biraz tabi ki ama değerini kaybettikten sonra fazlasıyla anladım ki o da gösterdi zaten herkese nasıl bir hoca olduğunu.

       Onu geri getirmek iade-i itibar değil aslında bence sadece, üst düzey bir taktisyen, iyi yürekli bir insan ve G.Saray sevdalısı bir adama yetki vermek demektir ayrıca da.
 
       Ben geldikten sonra tam destek olacağım kendisine, yapacakları da aslında bizde ve bizden sonra yaptıklarının bir kopyası olacak buna inanıyorum, yeter ki çalışmasına izin verelim ve masabaşı oyunlara izin ve yer vermeyelim. Kendi adıma da bir özür borçluyum zaten o da gelince yapacağım zaten hem de bizzat kendisine, ne diyeyim 3. yıldızı onunla aldık sıra 4. yıldızda!

11 Haziran 2014 Çarşamba

GRANDE MANcini



        Evet aslında beklenen, beklenmeyen oldu diyebiliriz bugün itibariyle; konuşulup ta hayata geçirilmeyeceğini düşündüğüm, kalmasını ve yetki verilmesini istediğim hocamız ile yollarımız ayrıldı maalesef. Maalesef diyorum çünkü yerine henüz yenisi gelmedi ve kimin geleceği de belirli değil; yeni sezona 4.yıldız hedefi ve Avrupa'da devam edecek başarılara doğru yelken açmayı planlayan biz için 11 Haziran geç bir tarih aslında seçim için tabi önceden seçim yapılmadıysa.

       Ben ilk geldiği gün çok sevinmiştim hatta verilen yetkiler ve önüne sunulan projeyi de duyunca heyecanlanmıştım lakin eldeki hesap çarşıya uymadı. FFP bizi bu günlere kadar götürdü tabi ki biraz da ülke şartları ve aslında taraftarla hoca arasında uyumun tutmaması da .

       Neler yaptı aslında o gruptan ilk maçını oynamış ve puan alamamış bir takım olarak devraldığı ekibi ilk 16'ya çıkardı, 9 sezon sonra T.Kupasını müzemize getirdi ve takım 2. olarak Ş.Ligine direkt katılma hakkı kazandı. Başarılı mı derseniz göreceli derim başarısızlık daha da göreceli aslında ama imkan verilmeli en azından sözlerin bir kısmı tutulmalıydı neyse gelen gideni aratmasın ama tek ve büyük şansızlığı efsane olmuş bir hocanın arkasından hatta o kötü ayrılmışken gelmesi oldu.

      Bu arada giderken yine adamlığını gösterdi ve söylenildiği gibi paraları cebe atarak değil sadece hakkını alarak ve prensiplerinin arkasında durarak gitti, adından da anlayabileceğiniz gibi MANcini, belki birgün yine kesişir yollarımız.

31 Mayıs 2014 Cumartesi

4.YILDIZ İÇİN KENDİMCE PLAN PROGRAM...

 
     
        Evet bir sezonu daha bitirdik; şimdi gelecek sezon neler yapılmalı, nerelerde değişiklik olmalı, kim gelmeli kim kalmalı kısa ve sizi sıkmadan bir analiz yapayım dedim.

1-) HOCA KONUSU

     Mancini konusu var tabi ilk olarak, başarılı mı başarısız mı; yeterli mi yetersiz mi tartışmaları arasında bir sezonu tamamladı ve yaptıkları yapamadıkları ortada. Bence bu sezon çok önemli olduğundan riske girmememiz lazım , ya bizi tanıyan bizi ve bu ligi bilen hemen eleştirilemeyecek, oyuncuları kontrol edebilecek bir hoca ki bu işaretler hep Lucescuyu gösteriyor ya da hocaya istediği bütçeyi ve imkanı verip kalmasını sağlamak ki ben Manciniye verilmesi gereken bir bütçe ve imkanlar olduğunu düşünüyorum. FFP tüm takımları artık zorlayacak o yüzden en azından istediği birkaç isim alınarak kadro şablonunu istediği düzeye yakın kurmalıyız.

2-) YABANCI KONTENJANI

     Avrupanın sayılı ülkelerinden sadece Rusya'da ve ülkemizde olan bu müthiş ! kontenjan saçmalığı tabi ki bizi çok etkileyecek bu sezonda. 5+3 denen safsata sanırım bu fenerasyon olduğu sürece de değişmeyecek. Elde olan 11 yabancı ki Drogba,Burdisso ve Elmandersiz en az 3 yabancının gönderilmesi anlamına geliyor. Düşündüğüm çözümler ise aşağıda sizlerle paylaşayım hemen.

3-) KALİTELİ YERLİ TAKVİYESİ

     Bu kontenjan saçmalığında uçuklaşan yerli fiyatları elimizi çok zorlamakta o yüzden önce yapılması gerekenler; kaliteli gurbetçilere el atıp takıma kazandırmak takım ihtiyacına göre. Hiç yabancı alamayacagımızı düşünelim o zaman ilk önce Drogba yerine bitiriciliği yüksek bir isim almayalıyız oraya ki ilk sıraya tabi ki Mevlüt ü koyuyorum hemen.
     İki kanatta birden oynayan kaliteli yerliler ligimizde zaten bir elin parmağını geçmeyecek kadar ama Olcan, Gökhan Töre benim için ilk iki sırada alınması gerekenler olarak gözüküyor y.dışından da Bilal B. ve Aras Özbiliz hemen aklıma gelenler.
   
     Box to box olarak da Tolgay hemen aklıma geliyor, Gökhan İ., Nuri gibi daha pahalı alternatifler de var tabi ya da Bilal Kısa gibi daha tecrübeli. Bu isimlerin hepsi bence Selçuk- Melo ikilisine hem alternatif hem tehdit oluşturacaktır.

     Sağ bekte varlık içerisinde yokluk çeksek te Tarık ya da Şener transferleri orayı daha da güçlendiriken solda performansı sürekli artan İshak bizi daha da rahat bir rotasyona sahip kılacaktır.

     Stoper olarak ta yerli alınmak isteniyorsa tek alternatifim var Ömer Toprak; onların dışındaki isimler rotasyon oyuncusu olur diye düşünüyorum; kısacası en az 3-4 kaliteli yerli bu takımı seneye hiç yabancı transferi yapamasakta ligde zirveye taşır ama ben asla ligle sınırlı kalan başarılarla memnun olmam onun için mi; işte birazda yabancı takviyesi gerekli onu da şöyle paylaşayım sizinle.

4-) AVRUPA İÇİN GELSİN ÇİLEKLER MEYVELER

     Elde var 11 yabancı en az 3'ü gitmeli hatta asıl hedefi Avrupa olan biz için daha fazla göndermeliyiz ki almalıyız; o zaman kimler gitmeli öncelikli olarak. Kalması gerekenler Muslera, Melo, Sneijder, A.Telles elde var 4, Eboue bu sezon ki düşen performansı, Hayrovic yaptığı tavırlar, Dany kapasitesinin yeterli olmaması gerekiyle gönderilmesi gereken ilk oyuncular olarak gözükmekte. Amrabat ise kapanan savunmalara karşın değilde daha açık ve daha az baskıyla oynayan takımlara karşı etkili olduğundan bizde yapacakları sınırlı olabilir kanaati ve Chedjou kalitesini bildiğimiz için sakatlıklardan ötürü beklenen performansı gösteremese de son zamanlarda artan formuyla kararsız bıraktı beni. Ontivero da yaşından dolayı daha fazla imkan bulacağı takımlarda oynayabileceğinden dolayı kiraya verilmeli Bruma ise eğer hazır hale gelecekse kampa kadar kesinlikle kullanılmalı. Bence bu takıma 2 yabancı alınmalı en azından nereye derseniz ilk mevkii kesinlikle savunmaya tecrübeli özellikle de sol stoper oynayan bir isim alınmalı  misal PSG'den Alex gibi; sonra da yerli durumuna göre ya bir kaliteli lider vasıflı bir forvet; Eto'o  gibi misal ya da iki kannatta da oynayabilecek bir kaliteli isim J.Menez, Nanni vs gibi.

5-) İLKLERİ BİZ YAPARIZ TARİHİ BİZ YAZARIZ

     3. YILDIZI da biz taktık ilk rütbeyi biz almıştık, şimdi sıra 4. YILDIZDA; o yüzden yapılması gerekenler herkesçe farklı olabilir ancak önce yapılması gerekenler kenetlenmek ve takıma hocaya sahip çıkmak sonrası zaten daha kolay olacaktır. 3 kulvarda birden yine yarışacağız ve ona göre kendimizi hazırlamalıyız sanırım herkeste bunun farkındadır; zaman kazanma zamanı MAYISLAR bizi bekler...

18 Mayıs 2014 Pazar

KÖTÜNÜN İYİSİ BİR SEZON...


                  2013-2014 Sezonu için söylenecek  en güzel laf aslında kötünün iyisi; geçen sıkıntılı bir süreç, hoca değişikliği ve ilginç enstantanelerle dolu macerası bol bir sezon...

                 Kısa hatlarıyla gözden geçirdiğimizde 2.'nin direkt Ş.ligine gittiği bu sezonda alınan 2.lik, 9 sezon sonra gelen kupa ve Ş.Liginde karlar altında grupta önüne geçilen bir Juventus sonrası Avrupa heyecanının ilk 16'ya taşınması.

                Aslında sezona en büyük favori olarak başlayan son 2 sezonun şampiyonu kötü bir başlangıç, yönetim değişikliğinin hoca yönetim karmaşasına yol açması ve değişiklikler sonucu farklı tarzda bir anlayışla devam edilmesi, d.arası gençleştirme çalışmalarıyla şu an geldiğimiz nokta.

               Şimdi ise analiz zamanı, en doğru analizin yapılıp, en doğru hamlelerle hem 4.yıldız hem de Ş.Liginde yine yapılması gerekenleri yapıp en azından gruptan çıkmak için kadro yapısının oluşturulması. Manciniyle mi yoksa başkasıyla mı göreceğiz ama ben kendimce analizimi yapıp gereken yapılması sonucu başarılı olunacağını düşündüğüm hamleleri burada yazacağım şimdilik G.Saray layik olduğu yerde 13.kez Ş.Liginde yine yani kuruluş hedefine bir kez daha çok yakın olacak artık.

8 Mayıs 2014 Perşembe

15.KEZ TÜRKİYE KUPASI BİZİM...


        Süper Kupayla başlanan bu sezonu yine bir kupayla kapatıyoruz. Çok tartışılan bu sezonun ardından çok eleştirilen, gidip gitmeyeceği tartışılan Mancininin ilk kupasını alması da önemli bir ayrıntıydı dün akşam için.

        Çok iyi oynamayan hatta topu rakibe veren bir takım vardı akşam; Sneijderin yaratıcılığı dışında o.sahada mücadele eden ve Burağın önde yalnız kaldığı bir oyun oynandı, sağ kanadı çok etkisiz ve rakibe pozisyon veren sol kanadı saman alevi gibi olan yavaş ve temposuz bir maç oldu bizim açımızdan. Rakibe pek pozisyon vermemek ise en önemli artımızdı neyse kazandığımız kupadan sonra eleştirmemek lazım pek ama sonuca göre yorum yapmadığımdan aklıma ilk gelenleri söyleyeyim dedim.

       Bu kupayı en çok kazanmış takım olarak 9 sene çok olmuştu kazanmayalı, ben üniversitede Olimpiyatta son kupada staddaydım şimdi de sevince ortak olmak çok güzel oldu, Konya'da kazanmamıştık kupa oralarda da bir hatıramız oldu.

      Şimdi kaldı 2 maç hem de çok önemli iki maç, bazılarının kaderini bizde ki kariyerini etkileyecek bu maçlar sonrası gelecek seneyi ayrıntılı konuşuruz ancak sevinmeye pek zaman yok şu anda, yalnız kazanılan maçta hataları görüp sonu iyi bitirmek belki de geçici bir güzel hatıra bırakacak ilerisi için bize ya da olumsuz unutulası bir sezon.

5 Mayıs 2014 Pazartesi

TÜRK SPOR TARİHİNİN TÜM BRANŞLARDAKİ EN BÜYÜK TAKIMI...


             Öncelikli olarak kendilerinden özür dileyerek başlıyorum bu büyük yüreklilerden, çünkü yaptıkları yapılacak başarılması kolay olacak şeyler değil. 5 tane Ş.Ligi Şampiyonluğu, 4 Kıtalararası Şampiyonluk, 7 Lig Şampiyonluğu; yok yok Barcelona, R.Madridden bahsetmiyorum G.Sarayımızın Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımından bahsediyorum.

             İmparator Sedat İncesu önderliğinde bu Engelsiz Aslanlar ve yaptıklarından gururla bahsedilmesi gerekirken spor sayfalarının ücra köşelerinde azıcık, ufacık bir yazı ile bahsedilmeleri de zaten futbol odaklı spor mantığımızın bir sonucu lakin tarih asla unutmaz yapılanları unutmayacaktır da.

              G.Sarayımızın müzesine bir Avrupa Şampiyonluğu daha getiren bu koca insanlara ne kadar teşekkür etsek az, inananların neler yapabileceğini göstermek bu olsa gerek hem de o forma varken imkansız biraz zaman alıyor gerçekten sadece.

THEY ARE LEGEND! (HUNHARCA)






        Evet gerçekten onlar bir efsane oldular artık, sadece bizim için değil Türk Spor Tarihinin Bayan Basketbolunda GELMİŞ GEÇMİŞ en büyük ekibi oldular; bir G.SARAY takımına o kulübe o armaya yakışır bir şekilde.


 
    Tarihi biz yazarız, kupaları biz alırız demiştik, kuruluş amacımız belli ancak bazıları anlamamış olacak ki HUNHARCA anlattık onlara; önce Türkiye Kupası finalinde sonra Avrupa Ligi finalinde yetmedi Türkiye Ligi finalinde. 3 kupa alan tek TÜRK TAKIMI olan bu yüce kızların önünde saygıyla eğiliyor, başta Ekrem Memnun olmak üzere tüm teknik ekip ve efsanelere sevgilerimi iletiyorum.



20 Nisan 2014 Pazar

ÇÖZÜM...

Resim yok, çünkü çözümü bulacak kişiyi ben değil camia belirleyecek, kimin kellesi uçacak kim ipin ucuna gelecek, kim kalacak kim unutulup gidecek. Ben sadece izliyorum şu anda ama olması gereken tek şey yapılması gereken tek şey kesin çözüm; bekliyorum izliyorum gereken yapılmazsa gereken yapılacaktır!

15 Nisan 2014 Salı

ÇIKIN ŞU FİNALE...


        Yarın Bursa'da gelecek sezonu da etkileyecek çok mühim bir maça çıkıyoruz, belki de hem hocanın hem de çoğu oyuncunun kaderi de bu maçta çizilebilir.

        Oyun, taktik, mental, kondisyon, istatistik, direnç falan hikaye aga; ya yenin ya yenin ya da yenin. Ha birde deplasman fobisi vardı dimi vallahi beni ırgalamaz artık kardeşler, renktaşlar; bu sefer lütfen yenin çıkın şu finale eee sonra da alın kupayı.

        Unutmayın ki arma daha iki gün önce ruhunu koyanların Avrupa Şampiyonu olabileceğini, inanç ve mücadeleyle neleri başarabileceğini gösterdi; inanmak çoğu şeyi başarmak demek o parçalı forma altında; İNANIN YETER!

13 Nisan 2014 Pazar

AVRUPANIN EN BÜYÜĞÜYÜZ...


                  Öncelikli olarak Finale kadar bu Parçalı Arma efsanesini bir kere daha tüm Dünya'ya gösteren kızlarımıza inanmadığım için çok özür diliyorum. Finale geldiklerinde ise hele de rakip diğer yakanın takımı ve ortada bir kupa varsa, bu kupa da Avrupa'da ise kazanacağımıza olan inancım sonsuz ve azmim sınırsızdı ki beni mahçup etmeyen bu efsanelere ne kadar teşekkür etsem az.

                 Bu takım özellikle son 5-6 sezondur artan yatırımlarla tekrardan canlandı, eski günlerine dönüş mesajını vermeye başlamıştı; 2009'da kazanılan Eurocup zaferi zaten Avrupa'da kazanılacak bir kupa kaldığının sadece onun da tabi ki bizim tarafımızdan kazanılabileceğinin bir habercisiydi yine ancak geçen sezondan sonra bütçede biraz küçülme yaşayan, kısıtlı rotasyonla mücadele eden bu efsanelerin aslında buralara geleceğini sezon başında kimse tahmin etmiyordu.

                 Başta büyük insan, yüce coach Ekrem Memnun olmak üzere tüm teknik ekip, tüm oyuncu efsanelerimiz ve bu takıma emeği geçen herkese minnetlerimi sunuyor, bize yaşattıkları onur, gurur ve sevinç için de ne kadar teşekkür etsem az diyorum.

                 Birde diğer takıma lafım, ne zaman bir finalde karşılaşsak kupa alıyorduk Türkiye'de ancak Avrupalılar da anlamış olacak ki onlar da kupa vermeye başladılar, tesadüf dediniz aldık Avrupa'da her branşta almaya devam ediyoruz, bundan sonra da alacağız ancak bu branşta artık bence artık konuşmayın; bir daha olmaz ya olur da Avrupa'da finalde karşılaşana kadar. Bu arada kapatamamışsınız sanırım Rusya'da ışıkları biz kupa alırken ama olsun size lokal başarılar yeter, Allah başkanınızdan da razı olsun bize daha çok branşta çok kupalar vermeyi nasip etsin ileri günler yıllar İNŞALLAH!

11 Nisan 2014 Cuma

GERÇEKLERİ TARİH YAZAR TARİHİ DE GALATASARAY


           Bugün günlerden G.SARAY gerçekten, Bayan Basketbol takımımız Euroleague Womenda finalde, Erkek Basketbol Takımımızda Euroleague'de ilk 8'de.

             Kuruluş amacına uygun hareket eden, armaya layık mücadele eden, bize bu onuru yaşatan, parçalı formaya sahip çıkan herkese teşekkürü bir borç biliyor, Ünal Başkanıma da verdiği başarı sözünü her branşa yansıttığı için de ayrıca minnetlerimi iletiyorum.

            G.Saray bir spor kulübüdür, Türkiyeyi Avrupa'da en üst seviyede temsil eden en büyük markasıdır, bu böyle biline bundan sonra da büyüyerek devam edecektir; tarih yazmaya devam büyüklük diyenlerde kitap sayfalarını kurcalamaya devam etsinler.

7 Nisan 2014 Pazartesi

WELCOME TO JUDGEMENT DAY


        Evet bir yargılama günüydü Pazar günü aslında, tribüne asarak başladık bu pankartla yargılamayı; yapanlar G.Saray taraftarlarıydı ve aslında yargılanacak kişiler de tahmin ettiğiniz gibi sadece diğer takım oyuncuları değil kendi oyuncularımızdı da.

      Taraftar yargı konusunda çok inançlı ve istekliydi sahadakilere söylediklerini yaptırmak içinde çok çaba sarfettiler, kendimden biliyorum full konsantre başladık maça ve asıl yargılayacağımız isimlere büyük baskı yaptık. Gelen kırmızı kartta, rakibin özellikle ilk yarıda sahamıza gelememesi aslında bu baskıyı sahaya yansıtma ve rakibe hissettirmeyle alakalıydı biraz.

      Sonuç aslında olması gereken gibi oldu, maç sonu da kutlama yapıldı, taraftar mutlu oldu; bu maçta sevindiğim birkaç olay oldu onları da belirteyim dedim, herkesin yollamaya çalıştığı R.Mancini hem rüştünü biraz daha ispat etti ve kupa öncesi takımda moral kazanıp bir bakıma bir ivme kazanabilmek için olumlu bir hava getirecektir. Selçuk olayına daha sonra yorum yapacağım o çok ayrı ha birde asıl sevindiğim konu ise zaten yukarıda resimde mevcut.

      Kapı dışarı edilmesi gerekenlere kapı gösterilir, herkese hakettiği değer hakettiği şekilde verilir; akşam da verdik mesajı, yaptık yargılamayı; demek ki ülkemde adaleti kesmeyenlere cezayı almayanlara bizim ceza vermemiz gerekiyormuş; o temiz sahayı kirli isimler asla kirletemedi bundan sonra da kirletemeyecektir bu böyle biline.

1 Nisan 2014 Salı

TEK YOL KAZANMAK...


Bu derbi aslında yukarıdaki çocuk için bile bu anlamı ifade ediyor; analize gerek yok sonuç önemli bizim için şu anda.

Bu seneyi azda olsa taraftara affettirebilme maçı bu, oyundan daha önemli sonuç şu anda maalesef.

Kaybedilirse mi; çocuğun yukarıdaki tepkisi sınırlı belki ama orada 52bin kişi olacak ve çoğu da çocuk değil!

25 Mart 2014 Salı

FCN BLOGDAYIM



Evet bundan sonra yazılarımla hem ilk gözbebeğim burada hem de Türkiye'nin en çok takip edilen bloglarından biri olan FCN Blogda sizlerle olacağım.

Şu ana kadar yazdığım yazıların linkini aşağıda sizlerle paylaşacağım, bundan sonra beni iki yerde birden takip edip yorumlarınızı paylaşabilirsiniz, ilginiz için şimdiden teşekkür ederim.

http://www.fcnblog.com/2014/03/ztk-elde-kalan-tek-hedef.html#more

http://www.fcnblog.com/2014/03/stsl-kenetlenin.html#more

http://www.fcnblog.com/2014/03/ucl-99-yl-once-bugun.html#more


G.SARAY TÜRKİYEDİR



Evet 4.hocamızı da milli takıma verdik dün itibariyle, önce tekerlekli sandalye erkek basketbol takımımız, sonra futbol takımımız, yetmedi voleybol bayan takımımız eee cilası da erkek basketbol takımımız olmak üzere artık bizim hocalarımızın elinde…

Kabul ettiklerini göstermeseler de her türlü zorluğu çıkartıp yolumuza taş koymaya çalışsalarda, yapacakları bir şey yok malum; gerçek olan ortada bize mecburlar, bizsiz onlar da bir hiçler.


Neyse tebrik ediyorum hocalarımı tek tek milli görev kutsaldır; bazılarının başkanları askere bile gitmeyip görevden kaçarken bize düşen de zaten iç mihraplar ne olursa olsun görev verildiğinde icra etmektir; ama ANLAYANA!

22 Mart 2014 Cumartesi

MANİFESTO...


Ne yazacak bir söz, ne kuracak bir cümle ne de ayakta duracak dermanım var şu anda. Çok sinirliyim, çok kızgınım, kalbim hızlı atıyor; cinlerim tepemde kısacası.

Bu halde ne yazıyorsun derseniz, bilirim ki en kolayı aslında suçu birine atmak, birilerini yargılamak; birilerine sorumluluk yüklemek. Ama sabır taştı, bu sene gitti ama bu işin sorumluları da hesap vermeli, tabir-i caizse Taksim Meydanında sallanacak olan varsa sallandırılmalı.

Bana sorarsanız en az sorumlu olan Mancini, en çok sorumlu olanlar ise sahada bu formayı giymeyi haketmeyen bir grup. Adam gibi oynamayacaksanız DEFOLUN gidin; hakkınız yok arkanızdakileri üzmeye, desteğe köstek olmaya.

Bir beklentim de Ünal Başkandan, hep destek oldum başından beri ondan bu seferki beklentim de cezaları acilen kesmek, kangren olmadan parmağı kesip kolu ve vücudu kaybetmemek; kesmezse maalesef kesileceklerin sayısı artacak belki de kendisine kadar uzanacak.

19 Mart 2014 Çarşamba

SADECE METİN OLUN...




https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUfOr-yl_TyedgganFexBg93kA9nbiwwBQPainwADJWYRJ0CUdfJE4srAWvASHdJO31ULjv-YXCvxf70gOtstgP4j7WWjhnnaMFtJXJfCXuyt_Vd1zLeWxfCB6ATX7hn7XPQ4qOkaZtuTu/s320/metinoktay3%5Bhikmetcilli%5D.jpg

Bu saatten sonra hiçbir şey istemiyorum sizden sezon sonuna kadar; ne şampiyonluk ne de Türkiye Kupasını almak…

Sadece armaya sahip çıkın, formanın hakkını verin; stada gelen taraftara saygınız varsa ya da üzerinizdeki milyonların desteğini gördüğünüz şanlı armaya…

Adı, kariyeri, yaptıkları ne olursa olsun beni bundan sonra sahada terini akıtan ilgilendiriyor; çıkın sahaya, mücadele edin, terinizi akıtın varsın gerisi olmasın. Kalmayı hak edenler kalacaktır bu takımda isimi büyük olanlar ya da arkası sağlamlar değil onu da unutmayın.

17 Mart 2014 Pazartesi

ELİNİ KALBİNE KOY VE HİSSET



Zafer inanların, zafer o gücü kalbinde hissedenlerin olsun; kaybedince dünyanın sonu değil aslında belki de kağıt üzerinde hiçbirşey kazanmayacağız ancak o Armayı ve arkasındaki desteği hissederek oynasınlar; varsın kaybedelim ama mutlaka birgün kazanırız.

It's Time To Win; VİRA BİSMİLLAH...

15 Mart 2014 Cumartesi

18 MART'I İNGİLİZLER ÇOK İYİ BİLİR


18 Mart 1915; bir destanın yazılışı, bir tarihin yeniden yazılması ve bir milletin iradesinin ortaya tekrardan çıkması demek. O büyük zafer Türkün gücünün dünyaya bir daha gösterildiği, biz istemedikten sonra biz bitti demedikten sonra hiçbirşeyin bitmediğinin bir kere daha mesajıydı aslında dosta düşmana.

Ne tesadüftür ki 99 sene sonra bir imkan daha çıktı elimize, karşımıza; pek insan bilmez 99 sene öncesi tek mezun bile vermedi veremedi G.Saray Lisesi, çünkü dönmeyi düşünmediler hiç gidenler bizlere bu ülkeyi bırakabilmek için.

99 sene önce yine aynıydı durum; biz hasta adam onlar koca İngiliz donanması ama geçilmedi, geçemediler Çanakkaleyi, bizde geçirmemeliyiz, geçememeliler bizi.

Bu ülkeye nice zaferler yaşattı bu arma, nice büyük destanlar yazıldı; şimdi de yapılabilir yeter ki birileri hatırlatsınlar muhtaç olunan kudretin damarlarda olduğunu...

14 Mart 2014 Cuma

PROTESTO

Bu deplasmandan sonra yapacak, yazacak başka birşey bulamıyorum; herkese protestom özelikle de iç saha da maç kazanıp kendini yırtana, taraftara hoş görünene, içeride atıp ta dışarıda boş kaleye atamayana, kötü oynayanı çıkarmayana, bu sorunlara çözüm bulamayana...

Birde bu takım Chelseayi mi eleyecek; biz Avrupa takımıyız eyvallah ama karşındaki de Avrupa Şampiyonu neyse görelim neler olacak, artı ben nasıl izleyeceğim bu maçları o da ayrı dert.

13 Mart 2014 Perşembe

BABAOCAĞI 3 PUAN, BU YAZI UĞUR GETİRSİN...


Şimdi malum yönetim deplasman galibiyeti primini 2 katına çıkardı, tam kadro bundan sonra gideceğiz gurbet ellere dediler; bizde kendi yöntemimizi yapıyor bundan sonra her deplasmandan önce yazımı yazıp totemimi yapacağım.

Kazanmak bence çok şey aslında, kaybetmek de ancak bu sefer olacak hissediyorum, inanıyorum. Kadro yapısı ne olursa olsun, oyun nasıl olursa olsun kazanalım artık, iki tane yiyeliöm gerekirse üç atalım ama kazanalım.

Karabük malum baba ocağı herkes bilmez Safranbolu lokumu, evleri hariç müthiş Bağlar gazozu aslında beni kendine çeken bu senede yaptılar görevlerini kendi evlerinde gerekenleri yenerek, şimdi misyon tamamlama zamanı bize yenilerek. 

Geçen sene Sneijder atmıştı şimdi kim atarsa atsın diyorum ama bir kayba daha dayanamaz bu yürek, armanın değerini bilenler anlayacaktır beni; eee hadi kazanın gari.